13 Haziran 2015

Bir Umeå Macerası / Final - HEJ DÅ !


''Goodbyes always make my throat hurt..I need more hellos.''(Charlie Brown)
    Çikolatanın yarısına gelince bile bitişi yaklaştığı için hüzünlenip, diğer yarısından aldığım zevki minimuma indiren ben, tahmin edersiniz ki Umeå maceramın sonlarına yaklaştıkça da hüzün bulutlarımı etrafa salmış idim.

    Biten ve giden her şey üzer beni. Filmin bitişi, hikayenin bitişi, bir daha hayatın boyunca göremeyeceğin insanların gidişi..


    Sonsuzluğuna hayret ettiğimiz evrenin içinde sonlu şeylere üzülmemek gerek, doğru. En azından blogun ismindeki ''optimist'' ruh ileri bakmak gerektiğini söylemeli. Yeni maceraları beklemeli..

    Kısa kollu giyime hasret, aylardır montsuz/eldivensiz dışarı çıkamayan ben Türkiye'ye dönünce tam olarak güneşi görebildim. Umeå'ya dönersek, kar Nisan ayı ile birlikte veda etti. Havalar bir ara 16-17 dereceye kadar yükselse de Mayıs'ın sonunda ben dönerken hala serin ama bulutsuz bir hava mevcuttu. Hala da aynı serinlik devam ediyormuş kuşların söylediğine göre..


    Nisan'ın son haftasında staj görüşmesi için 32 saatlik bir İstanbul macerası yaşadım. İstanbul'da turist olmak nasıldır diye düşünürdüm, böylece deneyimlemiş de oldum. İstanbul, dışardan bakınca cidden çok kalabalık, fazla kalabalık, insanın ömrünü törpüleyecek kadar fazla yoruyor bu kalabalık. Sırf bu yüzden İstanbul'un hayat boyu değil de belli aralıklarla yaşanılacak bir şehir olduğu fikrine vardım. Fakat söylemeliyim ki Boğaz'ın verdiği huzuru dünyada verebilecek şehir de yok. Her ne kadar zorlukları da olsa nihayetinde canlı, enerjik, yer yer karizmatik ve güzel şehir arkadaş.. Bence !

    Sona ulaşmışken 128 günümü geçirdiğim İsveç hakkındaki düşüncelerim de sağlamlaştı. İstanbul'dan sonra böyle sakin bir ülkenin sakin bir şehrinde 4 küsür ay geçirmek iyi geldi. Hatta keşke 1 sene kalsaymışım dediğim anlar bile oldu. Çünkü yapmak isteyip yapamadığım şeyler, gitmek isteyip gidemediğim yerler hala mevcut.

    Aynı İstanbul gibi burada da kısa aralıklarla yaşanabilir. Kışın buğulu, karanlık ruhu ülkeden ayrılınca her şey daha bir sevimli gelmeye başlayabiliyor. Daha önce de söylediğim gibi hayat çok düzenli ve huzurlu. Bu huzuru ve düzeni bozan minik etkenlerin de İsveç'ten değil İsveç'e sonradan gelip yerleşmiş birçok farklı ülke vatandaşlarından kaynaklandığını söyleyebilirim.

    Sabahları kruvasanla kahvaltı yapıp, gün içindeki ulaşım ihtiyacımı da bisiklet ile karşılayarak biraz Avrupa'lı; akşamları(en azından havanın kararmaya meyilli olduğu saatlerde) lambalar yerine mumlarla aydınlanarak da İsveç'li olmayı biraz biraz başardım galiba :)



Sana da görüşürüz Aurora !

    Gecelerin olabildiğince kısalmasıyla artık kuzey ışıkları da veda etti. En son 22 Nisan akşamı silik bir şekilde gördüğüm Aurora'yla bir daha ne zaman karşılaşırım bilinmez. Bu sefer benden Aurora'ya sözüm: Bir gece ansızın tekrar gelebilirim :)

    Günler, yazın yaklaşmasıyla(ve hatta gelmesiyle) aldı başını gidiyor. Bu yazıyı yazmaya başladığımda gece ancak 11'den sonra tam olarak karanlığa dönebilen hava 2'den sonra aydınlanmaya başlıyordu. Şimdilerde daha da kısalmış sınırlar. Günlerin bu kadar uzaması sizi nasıl etkilerdi bilmem ama benim enerjimi, hevesimi arttırdı hep. İlk geldiğimde 15.00'da batan bir güneşle karşılaşmıştım. Oradan buralara değişik bi' tecrübe. Ama kesinlikle yazın olanı tercihim !

Cıptıs Dıptıs

Umeå'nın en iyi mekanlarından: Guitars Klubben
    Geçen yazılarda İsveç'te gece hayatına fazla değinmediğimi fark ettim. Öncelikle pazar akşamından perşembe akşamına kadar gece hayatı sıfıra yakın. Hafta içi eğlence kavramı denilen bir şey yok gibi. Herkes evlerine kapanıyor. Ama haftasonları tam aksine herkes sokaklara dökülüyor. Öyle ki haftaiçi 6-7'den sonra inin cinin top oynadığı sokaklarda haftasonu gece 02.30'da insandan geçilmiyor. Yalnız öyle bizdeki gibi cafeler, restoranlar tabiki o saatte açık değil. Sadece gece kulüpleri, McDonalds ve Max(İskandinavya'nın efsane burgerlere sahip zinciri) açık. Damsız da girilebilen(bu noktaya dikkat) gece kulüplerinde o kadar sarhoş, kafası güzel insana rastlamama rağmen tek bir kavgaya ya da ciddi bir olumsuzluğa rastlamadım.

AB

    Geçen yazımda sonraki yazıda Paris-Amsterdam gezisinden bahsedeceğimi söylemiştim fakat onu Umeå-İsveç temalı bu yazıya eklememenin daha iyi olacağını düşündüm. Belki farklı bir başlık açabilirim. Şimdilik tek söyleyebileceğim Avrupa Birliği üyesi olmanın bireysel olarak cidden çok faydalı olabileceğini farkettim. Öyle ki Umeå'dan Stockholm'e ordan Paris'e uçup geri dönüşte de Amsterdam'dan Stockholm'e uçtum. Sonraki haftalarda trenle Norveç'e gidip geldim. Bu süreçlerin hiçbirinde hiçbiyerde tek bir kimlik, pasaport sorgusu olmadı. Daha önce Avrupa'da gezmemiş biri olarak ilginç bir deneyim oldu. Ayrıca Avrupa içinde internetten aldığınız bir ürüne gümrük vergisi ödemiyorsunuz.(Türkiye'de yurtdışından kargoyla gelen 75 euro üzeri herhangi bir ürüne %18-20 vergi veriliyor ve telefonlar hiçbir şekilde gümrükten kargoyla geçmiyor.). Bu da demek oluyor ki ebay'dan ve bir çok siteden satıcı Avrupa'daysa, telefon dahil istediğin şeyi almakta özgürsünüz.

Huşlar Şehri

    Umeå, 1888 yılında çok büyük bir yangın yaşamış. 2500 civarı insan yangın sonrası evsiz kalmış, binalar kullanılamaz hale gelmiş. Sonrasında şehir neredeyse yeniden inşa edilmiş ve gelecekte yaşanabilecek yangınların yayılmasını önlemek için her tarafa binlerce huş ağacı dikilmiş. Bu yüzden Umeå ''City of Birches(Huşlar Şehri)'' olarak da bilinirmiş. Ayrıca şehrin buz hokeyi takımının ismi ''Björklöven'' de İsveççe'de huş yaprakları anlamına geliyor.


Kartpostal tadında pozlar veren şehir..

Umeå'da Erasmus Deneyimi

    Önümüzdeki senelerde erasmus için Umeå'yı tercih edecekler veya etmeyi düşünenlerden birçok mesaj aldım ve almaya devam edeceğim. Onlar için de birkaç kelam etmek isterim.
Öncelikle beklentilerinizi çok iyi belirlemelisiniz. Erasmus'ta her hafta başka bir ülkede olayım diyorsanız ve babanızın özel uçağı yoksa Umeå sizin için iyi bir seçim olmaz. Amma velakin, İsveç'in en kaliteli okullarından birinden ders almak, İsveç ve kuzey kültürünü yaşamak, aylarca kartopunun dibine vurmak, istediğiniz zaman kuş cıvıltıları altında muhteşem manzaralı göl kıyısında oturup etrafı izlemek sizi cezbediyorsa, birçok kişinin hayallerini süsleyen kuzey ışıklarını canlı canlı görmek istiyorsanız Umeå güzel seçim. Ben mesela, hayatımda bir daha bu kadar kuzeyde 4 ay geçirme fırsatı önüme belki de gelmeyecek. O yüzden kesinlikle hiç pişman olmadığım bir deneyim yaşadım. Umeå, kafalarda oluşan, klasik partiden partiye koşturulan erasmus hikayelerinden değil. Ondan ötesi..

Göl manzaralı şirin kampüs..
Püfür Püfür Sınav Sistemi


    Umeå Üniversitesi'nde sınavlar büyük salonlarda yapılıyor.Aynı salonda 2-3 farklı dersin sınavı aynı anda olabiliyor. Herkesin kendine özel tek kişilik masası mevcut. Zaman konusunda gerçekten inanılmaz cömertler. Bizde olsa 1 buçuk saatte bitecek bir sınav için en az 4 saatlik bir hak tanıyorlar. Böylece sınavdaki stresiniz oldukça azalıyor, telaş kalmıyor, düşünmeye uzun uzun zaman harcayabiliyorsunuz. Ayrıca sınavlara çay, kahve, meyve hatta yemek getirebiliyorsunuz.
Sınav sorularının olduğu kağıtların dışında isminizi yazdığınız  ve numaraya sahip kapak sayfası oluyor. İsminizi sadece bu kapak sayfasına yazıyorsunuz. Soru ve cevapların olduğu diğer kağıtlara da kapak sayfanızdaki numarayı yazıyorsunuz. Sınavlar değerlendirilirken bu isminizin yazdığı kapak sayfaları çıkartılıyor, böylece puanı veren kişi kağıdınızı okurken kimin kağıdını okuduğunu bilmeden puan veriyor. Kişiye özel kıyak yok !

Ja Ja Ja !
İnternette Umeå'da çekilmiş şöyle bir video dolaşıyor uzun süredir;


    İsveç'liler ''evet'' anlamında videodaki gibi garip bir ses çıkarıyormuş. Yerinde sorduk soruşturduk. İsveç'li arkadaşların söylediğine göre bu eğlenceli ses gerçekten de kullanılıyormuş. Ülkenin kuzey kısım vatandaşları da nadir de olsa günlük konuşmada evet anlamındaki ''ja'' yerine bu sesi tercih edebiliyorlarmış ama yaygın değilmiş. Bir nevi bizdeki hayır niyetine kullandığımız ''ı-ııh'' gibi birşey yani anlayacağınız.

Ben döndükten 1 hafta sonra arkadaşlar böyle şirin kladdkaka'lar yapmışlar.Kıskandım !
    Geçen yazıda bazı İsveç'li arkadaşların seneye Erasmus ile İstanbul'a gelme ihtimallerinin olduğundan bahsetmiştim ki 3 tanesi güz dönemi 1 tanesi de bahar dönemi olmak üzere gelişleri kesinleşti. Umarım kendilerine sağlam bir rehber olabilirim :)

    Umeå maceram, 26 Mayıs Salı sabahı sessiz-mülayim Norwegian Airlines uçuşuyla başlayan ve ''habu uçak nere gidiy la'' amcalarından oluşan Trabzon uçuşuyla devam eden, upuzun ve biraz yorucu ''Umeå->Stockholm->Istanbul->Trabzon'' rotasıyla sona erdi.

Bir gün tekrar gelirsem Kuzey'de yapılacaklar:
  • Arctic Circle treniyle daha da kuzeye Kiruna'ya gidilecek, hakiki Ice Hotel görülecek, Aurora'lar en sağlam haliyle tekrar tekrar yakalanılacak .
  • Yaza doğru Umeå'da 2-3 saatliğine batan güneşin hiç batmadığı daha kuzey bölgelerinde, 'midnight sun' tam anlamıyla deneyimlenecek.
  • Norveç'e tekrar gidip Bergen'e uğranılacak, muhteşem fiyordlar keşfedilecek.
  • İsveç'in Stockholm'den sonra gelen şehirleri Göteborg, Malmö, Gävle ve Gotland adası gezilecek.
  • Kopenhag keşfedilecek.
    Döndüğünden beri neye alışamadın diye sorarsanız; Orada her gün markete en az 1 kez uğruyordum, burada acıkınca alternatifin çok. Orada karşıdan karşıya geçmeyi düşündüğüm anda koca koca otobüsler dahil tüm trafik durup bana yol veriyordu, burada 3-4 gün önce arabayla yayalara yol verdim diye arkadan korna yağmuruna tutuldum. Orada bisikletle ulaşamadığım nokta yok idi burada bisikletle çıksam can güvenliğim yok gibi..

    Seneler öncesinden gelecek planı yapmayı pek sevmeyen ben, Stockholm'de veya başka bir İsveç şehrinde yüksek lisans yapmayı kafaya koydum şu günlerde. Bakalım bu hevesim 2 sene sonra da canlı kalacak mı, göreceğiz.

Umarım günün birinde tekrar yollarımız kesişecek,

Ama şimdilik,

Hoşça kal !

Umeå, İsveç, Kuzey !



0 yorum:

Yorum Gönder